Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni yıl..

Resim
Bir yılı daha geride bırakıyoruz yaşanmışlıklarıyla beraber... Güldüğümüz, ağladığımız, mutlu olduğumuz bazen çılgınlıkları sınırlarda yaşadığımız bazen mutluluklarımıza kalabalıkları dahil ettiğimiz ve bazense kendimizi kendimizle kapattığımız ama hepsinin ardından gülümseyerek baktığımız yaşanmışlıklar... Biz yıllara yıllar kattık, zamansa bize inatmışçasına hızına hız.. Biz saatlerce oynadık, zaman geçmek bilmedi. Oyuncaklarımızı toplamaya kıyamadık, zamanları hep arttı. Ne zaman ki oynamayı bıraktık zamanımızı yetiştiremez olduk. Sonraysa biz zamana yetişemez olduk... Ve yine, ve hep, o Aralık geldi, karar zamanı geldi... Yeni bir yıl demek yeni kararlar demek oldu her seferinde. Ertelediklerimizi gerçekleştirmek için, ihmal ettiklerimizi aramak için, gitmediğimiz yerlere gitmek, başaramadıklarımızı başarmaya çalışmak, bir çok şeye yeniden başlamak ve tabii ki ikinci şanslar tanımak için... Yeni bir yıl, eski bir gelenek ama yeni bir adım oldu hep... Yeni yıl kimimize coşku

"Türk Kek"i

Resim
Her şey o gün canımın inanılmaz derecede "havuçlu-tarçınlı-cevizli kek istemesiyle başladı.. Daha da başa sarmam gerekirse, İtalyanca kursumun "tatlı" yanlarından biri de Canım Nalaninama her gidişimde göztepe pastanesinden aldığım şahane "havuçlu-cevizli-tarçınlı kek"ti. Her hafta, hava yağmurlu da olsa bir durak önce otobüsten iner, sınırlı sayıda yapılan kekimizden alır, Nalaninamın yaptığı çayla da ders arasında keyifle yerdik... İşte bu güzel alışkanlık en olmayacak yerde, İtalya'da beni dürttü ve maalesef iş başa düştü! Gittim süpermarkete ve İtalyancam el verdiğince malzemeleri aramaya koyuldum. Un, havuç, vanilin... tamdı ama kabartma tozu yok! Marketin olabilecek kısımlarını 3 tur döndükten sonra bir yetkiliyle konuşmaya karar verdim. Tabi ortada yetkili de yok! Ve şanslıyım ki, hamarat İtalyan erkeklerinden biri ( böyle diyorum ki gerçekten mutfakta bize taş çıkartacak derecede yetenekliler!) tam da benim o anki "ilgi alan"ımda bulun

Happy Halloween

Resim
ERASMUS dendiğinde akla gelen bir çok "aktivite"nin arasında geçen parti kavramını biz "Foyer"cek gerçekleştirir, tadına hep birlikte varırdık. Tüm gün herkesin farklı bölümlerde geçen derslerinin sonrasında mutfakta hep birlikte yapılan yemekler, muhabbet eşliğinde yemeler ve "doğru" günse aynı muhabbetleri bozmadan gerek mutfakta gerekse odalarımızda hazırlanmalar.. Cadılar Bayramı da bizim için o "doğru" günlerden biriydi.... Sakin geçiremezdik, geçirmemeliydik.. Birbirimize verdiğimiz cesaret ile her zamanki gibi katları, odaları gezdik, uyuyanları uyandırdık, çalışanların düzenini bozduk, hevesi olmayanların da rahatlarını bozup heveslendirdik, kısacası herkesi fikrimize ikna ettik!! Ve yolda karşılaştığımız insanları da bu keyifli anımıza ortak ederek soluğu yine LIFE'ta alıp cadılar bayramının, daha da önemlisi birlikte olmanın, tadını çıkardık.... Happy Halloweens...

Bir Datça hikayesi

Resim
Bazen yazmaya kalktığınızda ne kadar uğraşırsanız uğraşın o "giriş-gelişme-sonuç" üçlemesine katiyen ulaşamazsınız.. Başlamaya kalkarsınız gelişme olur, sonuçtan başlayayım dersiniz sonuca gelemezsiniz.. İşte Datça'nın hikayesi tam olarak bu, bu yüzden bu sefer kalıplara hiç başlamayalım.. Öncelikle Kuzeyden geliyorsanız Datça yolu birazcık maceralı. Öyle bir Gökova yolu var ki 10 derecelik açıyla eğimli 8 km uzunluğunda dağın zirvesinden aşağıya enfes manzaralı ama yükseklik korkusu olanlar için bir o kadar da nefes kesici.. Yol kenarında durup, fotoğraf çekmeniz mümkün.. Gökova yolundan sonra ise harika bol ağaçlı ve tekrar maceralı bir Marmaris yolu geliyor.. Marmaris'i de geçtikten sonra yine bol virajlı Datça yoluna giriyoruz. Yalnız bu yolda dikkatli olunmasını söylemeliyim çünkü insanlar işlerini gördükten sonra beygir, eşek gibi yük hayvanlarını beslenmeleri için serbest bırakırlarmış, onlar da bu yem arayışıyla yollara inerlermiş. Yani

Uzak diyarlardan gelen "sokak" sanatçıları

Resim
Büyük cesaret isteyen bir iş sokak sanatçısı olmak. Kimisinin amacı güncel bir soruna, kutlanası günlere ilgiyi çekmek, kimisinin amacı insanları eğlendirmek, sanatını insanların beğenisine sunmak ve bunu yaparken cüzi miktarda olsa bir şeyler kazanmak.. Ülkemizde örnekleri çok fazla olmazken; Avrupa ülkelerinde sokaklarda, turistik yerlerde onlara sıkça rastlamak mümkün. Bu sıklığın alışkanlık yaratması, bende onları dakikalarca durup izlemekten ziyade onları anın akışına fon yaparak kısacık da olsa o anı paylaşma hissi yaratıyor.. İşte sanatına, cesaretine, saatlerce kıpırdamadan durabilişlerine hayranlık ve saygı duyduğum sanatçılardan bir kaçı; Fotoğrafın sağ alt kısımda yer alan, Floransa'da "sokak dilencileri" ismiyle anılan ve yanınıza koşarak gelip aniden öpücük atıp korkutarak para vermenizi isteyen "sokak sanatçıları".. Fontana di Trevi'nin, yani Aşıklar Çeşmesinin karşısında dikilip saatlerce hareket etmeyen, geneld

Balıkesir "köfteci"si

Resim
Normal öğün zamanlarında "Bugün ne yesem?" sorusu üzerine farklı kategori, mekan, plan seçenekleriyle doğru kombini yapmaya çalışırken saatler gece yarısını gösterdiğinde ise "kokoreç", "waffle", "köfte-ekmek" üçlüsünden birine evet demek günün sakıncalı (!) öğünü için hızlı bir ilk adım oluyor ve bir de bu öğüne eşlik eden biri varsa başlasın koyu, güzel muhabbet anları diyoruz!.. Balıkesir'de yaşayanlar için işte güzel bir kaçamak diyebileceğim bir yer "Boğaziçi Köftecisi". 10 sene öncesinde Anafartalar Caddesi'nde küçük bir araba iken, şimdi saat kulesi yanı, müzenin arkası na konuşlanmış şirin mi şirin, küçücük yapay bahçeli bir kulübe olmuş bizim köftecimiz... Teyzemiz aynı, görür görmez tanır.. Bol soğanlı köfte-ekmeğinin tadına ise Balıkesir'e has "Özer Hisar" ayranının eklenmesi ile daha da şen bir öğüne hayır diyemiyoruz, siz de demeyin ve bir "Özer Hisar Ayran" klasiği olarak, sakın yemeğinizi

"Jean-Christophe Grangé" keyfi

Resim
Severek, keyif alarak yapılan uğraşılardan en güzeli belki de okumak.. Daha öncesindeki dönemi es geçersek her şey 10 yaşındaki küçük bir kızın kendince işe yarayacağını düşündüğü bir yarışma ile başladı.. Kitaplık koluna seçilen bu kız, "1 ay içinde en çok kitap okuyana hediye verelim, kitap okumayı sevdirelim" düşüncesini uygulamaya koyup ilk ay okuduğu 52 kitap ile ödül koyulan "Fen Bilgisi 4" CDsini kazandı.. Bu sayı belki yarışmanın heyecanı, belki de zaten sevdiği bir şeyi yapıyor olmanın coşkusuydu ama asıl kazanç onun için "tadına doyum olmayan bir alışkanlık" oldu.. Evet, kitap okumayı sevenler bilir ki küçük yaşlarda "kitap okuma"ya ayrılan vakit artık okul-iş-hayat sorumlulukları tarafından kısaldıkça kısaldı ve malesef aynı tadı alabilmek için kendimizle savaşır duruma geldik ve bulduğumuz uygun vakitlere koyduğumuz kitapları rafa kaldırıp tozlanmalarına izin verdik.. "Kitap okumak"tan daha faydalı işler çıktı her zama

irem'inistan

Resim
Bazı zamanlar vardır, hiç kimseyi gözünüz görmez-görmek istemez, kaçarsınız ama kaçtığınızın ne-kim olduğunu bilmezsiniz, alışveriş ya da adına "kafayı dağıtmak" koyduklarınıza koşarsınız olmaz, yalnızlık iyi gelir dersiniz, bazen gelir bazen gelmez, sizi bilenleri hiç istemezsiniz çünkü bilirsiniz bazen siz de bilmezsiniz sizi... İşte o zaman hiç düşünmeyin, -çünkü ben düşünmem- vurun yollara ve girin bilmediğiniz sokaklara, tanımadığınız binalarla dolu yollara, hayatlara... Alın biletinizi, çekinmeyin, hatta fırsatınız varsa gidin kalın, her hikaye adım atmakla başlar, her başlangıç tertemiz, sizin daha dokunmadığınız hikayeler barındırır. Onlara göz atmaktan, onlara göz atarken kendinizinkiyle kıyaslamaktan çekinmeyin. Bu sizi düşürmez, üzmez. O sokağın insanıymışçasına yaşayın. Kendinizden vazgeçin bir kereliğine. Hayatlar, kişiler, olaylar, koşullar hepsi birbirinden farklıdır ama hisler hep aynıdır. Tattığınız bu aynı hislere yaşayacağınız farklı, yaşanmamış hika

Bir Assos, Behramkale Kaçamağı

Resim
Kaçamakların en güzeli arkadaşlarla yapılanlardır. Yer, zaman, mekan farketmeksizin yola çıkılıp sıraya dizilen planları uygulamaya koyduğunuzda başlayan zaman, gün batımı geldiğinde bir bakmışsınız sona erir ve geriye yüzlerde mutlu tebessümler bırakır. Bu sefer ki kaçamak Assos, Behramkale. Plan: yol üzerinde kahvaltı, Behramkale'yi ve Assos'u ziyaret ardından Assos-Kadırga koyunda deniz-yemek keyfi. Öncesinde yapılan simit-poğaça-içecek alışverişi ardından yolda edilen kahvaltı sonrası hedefimize ulaştık. Behramkale'nin girişine arabamızı park ettik ve çetin yokuşları uygun adım ve muhabbet ile aşarak Athena tapınağı, diğer adı ile Akropolis'e ulaştık. İsmi M.Ö. 540-530 yıllarında inşa edilip tanrıça Athena'ya adanmasından gelmekte. Giriş 8 TL, tabi müze kartınız mevcut ise kartınızı okutmanız yeterli oluyor. Ya da girişte bu karttan edinip kullanabiliyorsunuz. 18 yaş altı için ise giriş ücretsiz ve öğrenci iseniz öğrenci kimliğiniz bu kartın alımı için gerek

Yurika Omleti

Resim
Hayatı daha da keyifli hale getiren hobilerimiz vardır. Spor yapmak, gezmek, bir enstrüman çalmak, yemek yapmak gibi daha bir çoklarını sayabiliriz. "Yemek yapmak"ı biraz daha açmak istediğimizde olanaklarımız çoğalır. Tatlılar, pastalar, börekler, ana yemekler... derken bir de bunlara her kültüre ait farklı tatlar seçenekleri eklenir. Bildiklerimizin yanında bilmediklerimiz ya da adlarını hiç duymadıklarımız bu tatları daha da denenesi kılar. Tabii bu alana ilgimiz olduğu müddetçe.. Tamagoyaki de bu farklı tatlardan bir tanesi bizim için. Kendisi yapımı 5-10 dakika sürecek tadı gayet başarılı bir Japon omleti. Ama biz onun adını, yapımını kendisi Japon olan bir arkadaşımızdan öğrendiğimiz için "Yurika omleti" koyduk! Tek kişilik için; -Tek yumurta -1 tatlı kaşığı soya sosu -1 tatlı kaşığı şeker -bir tutam tuz -ve kızartmak için sıvı yağ Hepsini bir kâsede karıştırıp tavaya sürdüğümüz yağın üzerine kısım kısım döküyoruz. İlk kısmı döktükten sonra tavanın

Didyma-Didymaion-Didim

Resim
Bazen tatilinizi güzel, tadını eşsiz kılan süresinin kısa oluşu olur ve bu kısa süre içerisine tüm imkanlarınızı sıkıştırmaya çalışırsınız. Molası olmayan bu tatil içerisinde bir de çok sevdikleriniz olursa değmeyin o tatilin keyfine... Ege denizinin bir diğer tatil beldesi olan "Didim"'de tarihi görsel olarak gezebileceğiniz tek yer Apollon tapınağı olmalı (hediyelik eşya olarak da Apollon tapınağındaki Medusa kabartması figürü Didim'in her yerinde mevcut).Süremizin kısıtlı oluşu ve tam anlamıyla yeni başlayan yaz aylarının tadını çıkartma hevesi bize bu seçeneği seçme şansı sunmadı. Onun yerine biz deniz, kum, güneş seçmek isterken sezon başlangıcı sebebiyle pek albenisi olmayan "Altınkum plaj"ı kum kısmını yürüyüş yapmak, çarşıda gezmek ve tekne turuna çıkmak gibi farklı aktiviteler ile değiştirdi ve İngilizlerle dolu bu küçük beldede ortaya huzurla dolu 2 gün çıktı! Didim'e İzmir'den gitmek isterseniz otobüs yolculuğunuz yaklaşık 2.5