Hierapolis, Pamukkale

UNESCO'nun Dünya Miras Listesin'de yer alan, bir diğer hem tarihi hem turistik eski yerleşim alanlarımızdan Hierapolis..


Denizli'ye 22 kilometre uzaklıkta bulunan Hierapolis, yani Pamukkale; Honaz (Kadmos), Babadağ (Salbakos) ve Çökelez Dağları arasında kalan Lycos Vadisi'nin üst platosunda, Menderes Nehri Vadisi'nde yer alan bir Helenistik Dönem kentidir.

Zamanında Frigya bölgesinde bir koloni olmanın yanında; Büyük İskender, Bergama Krallığı gibi farklı kimliklerin yönetimi altına giren kent M.S. 17 ve M.S. 60 yıllarında gerçekleşen iki depremin ardından tamamen yıkılmış ve izleyen yıllarda ızgara (hippodomik) planına göre yeniden inşa edilmiştir. Ve bu mükemmel inşa sayesinde kentte sel felaketi hiç yaşanmamıştır.

Antik kentin arkeoloji kültüründe 'kutsal kent' olarak adlandırılmasının nedeni ise Hz. İsa'nın 12 havarisinden biri olan St. Philippe'nin burada öldürülmesidir. Kentte fazla sayıda tapınak ve anıt mezar bulunmaktadır.

Pamukkale Travertenleri (Beyaz Kale) ise; yaz kış 36 C° olan ve içinde yüksek miktarda kalsiyum hidro karbonat bulunan termal suyun havadaki oksijen ile temas halinde olduğunda karbondioksit açığa çıkartması ve karbonatın çökelmesiyle oluşur. Fazla miktarda ve uzun süre aynı yere akıtılan termal suyun yosunlaşma ve beyaz traverten alanlarının kirlenmesine sebep olmasından dolayı akan kaynak suyu belirli program dahilinde verilmektedir. Toplamda 17 sıcak su kaynağı vardır.

Tarihçe kısmını geçip şimdiki zamana gelirsek, bu bölgeye ulaşım çok kolay. Denizli'nin şu günlerde 'eski garaj' olarak geçen ancak bir kaç ay içerisinde yenilenip 'yeni garaj'ı' olacak yerden Pamukkale minibüsleri ile 4 TL ödeyerek 40-45 dakika süren bir yolculuk ile Pamukkale'ye gidebilirsiniz.

İkinci durak'ta yani Kuzey Kapısı'nda inip 2 kilomtrelik tarihi alanı yürüyerek sonrasında Beyaz Kale'ye yani travertenlere ulaşabilirsiniz. İlk durağı olan Güney Kapısı'nda inip turunuza travertenler ile de başlayabilirsiniz ama tavsiyem tarihi kısmı ilk sırada gezmeniz, sulu kısmı sona bırakmanız ;)
Ücret ise yanılmıyorsam 15 TL'idi ancak müzekart sahipleri kartlarını burada kullanabilirler ;)

Kısaca gezimize bir göz atarsak;

Kuzey Kapısı sizi Nekropolleri yani ev tipi mezarlarıyla karşılıyor. Zamanında kutsal kent kabul edilen Hierapolis'e gelenlerin öldükten sonrada burada kalmak istemeleri. Kentin zenginliğini ve refahını göstermesi açısından büyük önem taşıyan bu mezarlar daha çok seçkin ailelere aittir. Fakir ailelerinki ise daha çok kayaya oyulmuş basit tipteki mezarlardır.


Bu yoldan devam ettiğinizde ise Hamam, Zeytinyağı İşliği, Agora, Frontinus Caddesi, Katedral Kilise gibi antik yapılardan geçip biraz yukarıda kalan Antik Tiyatro'ya ulaşabilirsiniz.





Tiyatro'yu da gördükten sonra üç bölümü restore edilerek Arkeoloji Müzesi'ne dönüştürülen Büyük Hamam yapısını gezebilir ve hemen ardından turun en keyifli kısmı olan traverten yürüyüşüne başlayabilirsiniz =)









Son olarak bu tarihi/turistik gezi için dikkat etmeniz gerekenler; Eylül-Ekim ya da Mayıs-Haziran ayları bu gezinti için en uygun zamanlar olacaktır. Travertenlerde ayakkabılarınızı çıkartmanız gerektiği için yanınızda poşet-çanta götürmeniz ve zaman kısıtlamanız yoksa, her mevsim aynı sıcaklığa sahip, güzeller güzeli Kleopatra'nın güzellik iksiri olan ve de şifalı suya sahip Antik Havuz keyfini denemeden dönmemeniz.. =)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Trenitalia

Bir Datça hikayesi

Didyma-Didymaion-Didim