a Italia con Amore

Avrupa dendiğinde ilk akla gelen ülkelerden biri oluyor "İtalya".. Gerek tarihi dokusu, gerek ülke insanları, gelenekleri, alışkanlıkları, film karelerinin vazgeçilmez mekanları, her şehrinin ayrı bir havası ve dahası...

Adıyla, sokaklarının ruhuyla, melodik konuşma diliyle, geçmişlerinin yaratıcılığıyla ünlenen mutfağıyla kendine rahatlıkla aşık edebilen bir ülke ve bir kez havasını soluduğunuzda, hele ki "Trevi çeşme"sine para atmışsanız yakanızı kolay kolay bırakmayan bir aşk bu..


Peki bu aşka nereden, nasıl başlamalı??

Öncelikle böyle bir gezi planlıyorsanız ülke hakkında biraz olsun bilgilenmeden yola çıkmayın ki gezdiğiniz yerler size taş-topraktan öte bir anlam verebilsin. Eğer bir tur ile gidiyorsanız şanslısınız. Rehberiniz size gezdiğiniz tüm yapıların yaşanmışlıklarını kısaca anlatacak, en azından gördüğünüz yerlerin bir zamanlar ne anlam ifade ettiğini gezerken öğrenebileceksiniz. Ancak kendinizin planladığı bir gezi olacaksa kesinlikle gitmeden bir şeyler öğrenin!

İtalya'ya turla gittiğinizde genel olarak 1 haftalık turlar size İtalya'nın önemli yerlerini gezdiriyorlar. Bu turlar 2 gece Roma, 2 gece Floransa ve 2 gece Venedik konaklamalı olup sabah 8 akşam 5-6 saatleri arasında özel otobüs vasıtasıyla hem şehir merkezlerine hem de bu şehirlerin yakın oldukları önemli yerleşim yerlerine gezi düzenliyorlar. Akşam geziniz bittiğinde otobüsünüz otelinize dönüyor ve serbest kalarak ister şehri kendi imkanlarınızla tekrar turluyor, isterseniz de odanızda günün yorgunluğunu atıp bir sonraki gün daha dinç olabilmek için dinlenmeyi tercih edebiliyorsunuz. Tabii tur arkadaşlarınızla toplanıp günün kritiğini yapabilmeniz de ayrı bir seçeneğiniz =))


Turla gitmeniz ya da kendi başınıza gitmeniz arasında uçurum bir fiyat farkı olmuyor açıkçası. Kendiniz gittiğinizde otel ayarlamalarınızı, şehirler arası yolculuk şeklinizi, zamanını, gezi planını kendinizin ayarlıyor oluşu biraz yorucu olmuyor değil ancak bunu önceden dikkatlice planlamanız eminim sizi maddi anlamda az da olsa kârlı çıkaracaktır =)

Peki kendi gezinizi planlamak isterseniz?

Çevrenizde giden birisi varsa mutlaka danışın, bilen birisi varsa da planlama sürecine onu da dahil edin! Ve önünüze haritayı alın:


Harita üzerinde gördüğünüz gibi kırmızı yıldızlar başlıca görülmesi gereken şehirler, morlar ise önemlilik sırasında bir alt basamakta bulunan yerler. Genellikle uçuşların Roma üzerinden yapılması tur için başlangıç noktası olur. Roma gezinizi metro ulaşımı kullanarak 1 günde inanılmaz bir yorgunlukla bitirebilirsiniz ama bence kesinlikle en az 2 gece konaklanması ve her yerinin yürüyerek gezilmesi gereken bir şehir. Roma'da 2 ya da 3 gün geçirdikten sonra günübirlik Napoli yapabilirsiniz ancak bizim turumuzda Napoli için 5 saat yeterli görülmüştü ve gitmeseniz üzüleceğiniz bir şehir değil diye düşünüyorum. 

Roma üzerinden Floransa'ya geçip günübirlik tren ile Pisa'ya gidebilirsiniz. Pisa'da kulesi ve kulesinin bulunduğu alan dışında zaman harcanan bir yer yok. Pisa kulesine çıkabilir, etrafında saatlerce Pisa'yı taşıyan pozlar verebilirsiniz. Yine de harcayacağınız vakit (yemek yeme süresi, varsa başka planlarınızı saymazsak) 4 saati geçmez. Bu yüzden Pisa'yı görüp Floransa'ya geri döndüğünüzde kalan vaktiniz ve bir sonraki gün Floransa için yeterli gelecektir. 

Floransa'dan Milano'ya geçebilir oradan Verona'yı da görüp Venedik'e gidebilirsiniz. Ya da bu geçişi Bologna üzerinden yapıp Venedik sonrası Milano'ya gidip oradan da dönüş uçağınızı ayarlayabilirsiniz. Floransa'yı bitirdikten sonra vakit kısıtlamanız yoksa Siena'ya uğramanızı öneririm. At yarışlarının düzenlendiği meydan, daracık sokakları, yaşanmaya değer bir yer..

Bologna hakkında çok bir bilgim yok, uçuşumuz öncesi akşam yemeği yemek için merkezinde kısa bir süre bulunmuştuk. Çok yağmur aldığından dolayı şehir kemerlerle dolu. Yamuk kulesi ve geniş bir meydanıyla, üniversite öğrencilerinin yoğunluğundan dolayı İtalya'nın üniversite şehri lakabını taşıyan sevimli bir şehir!

Milano ise bir gün de gezilebilecek bir diğer şehir. Katedrali görülmeye değer. Merkez katedral alındığı için görülecek yerler bu old town (eski şehir) içerisinde yürüme mesafesinde yer alıyor. Yine fazladan vaktim var derseniz Milano'dan İsviçre sınırındaki Como kasabasını ve gölünü görmek için günübirlik bir kaçamak da düzenleyebilirsiniz.

Venedik ise şehir denemeyecek bir rüya-şehir. Araç girmesi yasak. Her sokağı bir kanala çıkan bu rüya-kentte en azından 1 gece kalınmasını şiddetle tavsiye ediyorum! Venedik'in meydanı, ünlü köprüsü görülecek yerleri ancak dilerseniz "vapuretto"lar ile yakın, cam sanatının yapıldığı Murano-Burano adalarını gezip camdan yapılmış süs ürünlerinden satın alabilirsiniz.

Önemli şehirlerin yanında Torino ve Genova'da kendilerine has atmosferleriyle görülesi bir diğer şehirler. Bu şehirler için de birer gününüz gezmek-görmek-yaşamak için yeterli olacaktır =)

Ve Romeo  Juliet aşkının geçtiği, Juliet'in evinin bulunduğu yer Verona, Garda Gölü'nün yanındaki Sirmione kasabası, Floransa'nın küçük ama bir o kadar şirin kasabası ve de tepesi Montecatini, Bologna'nın Ferrara'sı benim gördüğüm size de görmeniz için önerdiğim İtalya'nın minik incileri..

İşte İtalya ile tanışıklığımız bu şehirlerde 1 haftalık bir randevu ile başladı ve etkisi hâla ilk haftaki gibi gülücük, mutluluk, boolca hatıra ve melodik İtalyanca doluuu!!



Mamma Miaaa!! 

♥ ♥ 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Trenitalia

Bir Datça hikayesi

Didyma-Didymaion-Didim